Tarihi yarımada; İstanbul’da, gezilecek çarşılar, hanlar, hamamlar, popüler alışveriş yerleri için tarihiyle ünlü adreslere gidiyoruz: Eminönü’nden, Tahtakale’ye ve Mercan yokuşuna kadar uzanan bölgelerinin gezi ipuçlarını bu yazımızda bulacaksınız.
İçindekiler
1. BALIKPAZARI
“Nasıl Eiffel Kulesi, Paris’in; Big Ben, Londra’nın; Özgürlük Heykeli, New York’un; Golden Gate, San Francisco’nun; Opera Binası, Sindey’in ve soğan kubbeli Aziz Vasili Katedrali Moskava’nın simgesi ise; Konstantinapolis’in simgesi de palamut balığıdır.
Bizans sikkelerinde, imparator suretleri değişken çok sevilen palamut kalıcı olmuştur,” diye yazar Gündüz Vassaf, bir makalesinde. İstanbul’un fethinden önce, Eminönü sahilinde kurulan “Piskariye” adı verilen balık pazarı, palamudun bollluğu ile tanınırmış. 1958 yılına kadar konumunu koruyan tarihi balık pazarı, bugün Eminönü, Mısır Çarşısı’nın denize bakan kapısının sağ yanında uzanan Tahmis Sokağı üzerinde yer alıyor.
Son yıllarda, peynir satıcılarının yoğunluk kazandığı kocaman bir şarküteriye dönüşen pazardan geriye kalan üç balıkçı tezgahında, mevsimin en taze balıklarını bir arada bulabilirsiniz.
Kırmızı tablaları süsleyen çinakop, lüfer, palamut, istavrit, çupra, tekir, hamsi, karagöz, levrek, mezgit ve zargananın parlak gümüş rengi; kırmızı turplar, taze soğanlar, demet demet kıvırcık, roka ve maydanozun yeşili ile birleşerek iştah açıcı bir tabloya dönüşüyor.
Rami’deki toptancılardan getirilen peynir çeşitleri ise nadir bulunacak zenginlikte: Kars gravyer, Diyarbakır örgü, Kıbrıs hellim, Van otlu, Bolu dil, Gönen lor, İzmir tulum, Muş eski kaşar, delikli Mihaliç, Karadeniz yayla kaşarı, isli Çerkez, Edirne sert beyaz, tam yağlı Ezine ve diğerleri…
Turşucu, kasap, manav, şarküteri, doğal ürünler ve Çoşkun Sucuk Market’in sıralandığı Pazar sokağı, Kurukahveci Mehmet Efendi’nin 1871 yılından beri hizmet verdiği köşe başındaki küçük dükkanından yayılan kahve kokularıyla son bulunuyor.
2. HASIRCILAR
Mısır Çarşısı’nda Küçükpazar’a uzanan Hasırcılar Caddesi girişinde; püsküllü fesi, sırmalı kırmızı yeleği ve siyah şalvarı ile bir eski zaman şerbetçisinin çıngırağı ile karşılaşıyoruz.
Kuruyemiş, baharat, kurutulmuş nebatat, asma yaprağı, sakatat, pekmez, bitki çayı, zeytinyağı sabunu, şifalı bitkiler, kuvvet macunları, rengarenk mumlar, tokalar, anahtarlıklar, balonlar, nazar boncukları, hediyelik eşyalar, yılbaşı süsleri ve çam ağaçlarının satıldığı caddenin en ilginç dükkanlarından biri de, yüzlerce çeşit defter kabının rafları doldurduğu kaplıkçılar. Çoğu dükkanın vitrini bile yok burada; sabah 08:00 civarında açılan kepenkler, 18:00’da indiriliyor.
19. Yüzyıldan kalma Sabuncu Hanı ise tıka basa oyuncakçılar ile çevrili. Hemen çaprazında, 1929 yılından beri hizmetini sürdüren Namlı Şarküteri’nin Kayseri pastırması meşhur. Balıkpazarı’nda aradığınız peynir türünü bulamadıysanız bir de Namlı’ya göz atın deriz.
Antalya kekikli, Erzincan tulumu, biberli füme, Kars tuzlu çeçili, Artvin cevizli, sarmısaklı Çerkez, isli Abaza, rokfor, keçi ve köy peynirleri müşterilerin beğenisine sunuluyor.
3. RÜSTEM PAŞA CAMİİ
Hasırcılar ve Uzunçarşı caddelerinin kesiştiği yerde, küçük bir kuleyi andıran kapıdan girip taş merdivenlerden çıktığınızda, Rüstem Paşa Camii’nin revaklı avlusunda bulacaksınız kendinizi.
1561 yılında, Kanuni’nin sadrazamı Rüstem Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılan cami, teknik ve desen açısından zirveye ulaşan 16.yüzyılın İznik çinilerini yaşatan bir müzeyi andırıyor.
Caminin giriş cephesi, kemer altlarına kadar İznik çinileriyle kaplanmış. Ana kapının her iki yanındaki gösterişli çini panolar, iç mekanda karşılaşacağınız süsleme sanatının ilk ipuçları…
Caminin iç duvarlarını çepeçevre saran İznik çinileri, kubbenin altında sıralanan pencerelerden süzülen kış güneşiyle aydınlanınca, bir renk cümbüşü çıkıyor ortaya.
Dönemin çini ustalarının ince zevkini yansıtan kırmızı, beyaz ve mavi tonlardaki lale, karanfil, sümbül, servi ve nar çiçeği motifleriyle bezemiş iç mekandaki doğa yorumu görülmeye değer.
4. UZUNÇARŞI
Hamam girişinden Süleymaniye’ye doğru uzanan Uzunçarşı yokuşu, tarihi, Roma dönemine kadar inen İstanbul’un en eski ticaret merkezlerinden biri.
Yılın neredeyse her günü hareketli olan Uzunçarşı Caddesi’nde kozmetikten beyaz eşyaya, kırtasiyeden spor malzemelerine dek sokaklara taşan bin bir çeşit ürün, toptan ya da perakende olarak satılıyor.
İrili ufaklı han ve pasajlara açılan labirentimsi sokak araları ise farklı ihtiyaçlara cevap veriyor. Örneğin, Bestekâr Basri Sokağı’nda oyuncakçılar yoğunlaşmış. Bunun gibi saatçilerin, nevresimcilerin, ayakkabıcıların bulunduğu pek çok sokak var çevrede.
Mercan Yokuşun’un, Cemil Birsel Caddesi ile kesiştiği noktada, çeyizlik ev eşyaları satan dükkânlarla karşılaşacaksınız. Köşe başındaki Malatya Pazarı’nda fiyatlar makul. Güral, Porlant ve Arzu’da ise porselen mutfak eşyaları konusunda alternatif bol.
5. TAHTAKALE HAMAMI
İstanbul’un en eski ve en büyük hamamının Tahtakale’de olduğunu biliyor muydunuz?
Rüstem Paşa Camii’nin çarşı girişinin sağ çaprazında, İstanbul Kafe levhasını göreceksiniz. Bu levha sizi, Fatih’in, İstanbul’u fethettikten kısa süre sonra, çevre esnafının rahatlıkla yıkanıp dinlenmesi için yaptırdığı Tahtakale Hamamı’na götürecek.
Toplam 5 bin 350 metrekarelik alana yayılan iki katlı hamam, erkek ve kadınlara ait sıcaklık, ılıklık, soğukluk ve eğlence bölümlerinden oluşuyor. 17 metre çapındaki kubbe, Beyazid Camii‘nin kubbesinden bile daha büyük.
1923 yılına kadar işlevini sürdürdükten sonra kaderine terk edilen hamam, uzun süre peynir deposu olarak kullanılmış.
90’lı yıllarda başlayan ve 5 yıl süren restorasyonu sırasında, tam 700 kamyon moloz çıkarılmış hamamdan. Londra’da fast-food işletmeciliği yapan Ahmet Cizrelioğlu, birkaç yıl önce internetten görüp beğendiği hamamı kiralayarak, İstanbul Kafe adıyla otantik bir mekâna dönüştürmüş.
Çay, kahve, nargile ve küçük atıştırmalıkların, eski İstanbul müzikleri eşliğinde servis edildiği mekânda Londra’da çok beğenilen 50 çeşit sandviç müşterilere sunuluyor.
6. ÇARŞI İÇİNDE ÇARŞI: MERCAN YOKUŞU
Osmanlı döneminde ayakkabı, terlik ve takunya imalathanelerinin bulunduğu Mercan, günümüzde her çeşit toptan ve perakende ticaretin yapıldığı işyeri, dükkân ve hanlarla çevrili büyük ve kalabalık bir alışveriş kompleksi. Burayı merkez olarak seçen mağazalar içinde, züccaciyeler başta geliyor.
Siyavuşpaşa Sokak’ta toplanan dükkânların vitrinlerini; çaydanlıktan ütüye, mutfak robotlarından ekmek kızartma makinesine dek her türlü ev eşyası süslüyor.
İsmetiye Caddesi’nde ise plastik ürünler satan mağazalar ağırlıkta. Kovalar, şemsiyeler, meyvelikler, peynir kapları; ne ararsanız var. Mercan Yokuşu’nda; yağmurluk, av gereçleri, askeri malzemeler, kahve değirmeni, alem, çanta, bavul, giyim, nazarlık, tespih ve her türlü tekstil ürünün satıldığı dükkânlar arasında yürürken başınız dönecek. Buradaki mağazaların çoğu toptancı olduğundan kredi kartınız, kimi yerlerde işe yaramayabilir.
7. TAHTAKALE90’lı yıllara kadar döviz ve altın piyasasının kalbinin attığı Tahtakale‘de; yerli ve ithal elektronik, giyim, aktariye ve kimyevi maddeler satan dükkânlar yaygın. Semtin ticaret ağırlıklı yapısını buradaki sokak ve han adlarına bakarak bile anlamak mümkün: Aktar, Kurukahveci ve Kebapçı Hanları ile Kantarcılar, Çamaşırcılar, Paçacı, Çakmakçı, Marpuççular ve Tomrukçu sokakları… 19. yüzyıl tarihli Neo – Klasik yapıların süslediği kent dokusu, hayli iyi korunmuş. Dar sokak aralarına dağılmış dükkânlar, hanlar ve kaldırımlarda her türlü elektronik ürün satılıyor. Tahtakale’de, aradığınız ürünü piyasa fiyatının çok altına bulmanız zor olmayacak; elbette sıkı pazarlık yaparak… |
8. HAMDİ RESTORAN
Çevredeki esnaf lokantalarını gözardı edip gezinizi bir ziyafetle renklendirmeyi düşünüyorsanız; Hamdi Restoran’a uğrayın. Ahşap ağırlıklı dekorasyonu, bembeyaz masa örtüleri ve özenli servisiyle dikkat çeken 5 katlı restoranın yemek salonları, Boğaz ve Haliç manzarasını birleştiriyor.
Güneydoğu mutfağının seçme yemeklerini sunan mekânda; domatesli, fıstıklı, sebzeli, yoğurtlu, ezmeli, beyti, Adana ve Urfa başta olmak üzere, 15 çeşit kebap hazırlanıyor.
Restoranın spesiyali olan ve toprak testide 3 saat kadar pişirilerek hazırlanan testi kebabı için, önceden sipariş vermek gerekli. Buğdaydan yapılan kuzu etli frik pilavı, içli köfte, fındık lahmacun, bol baharatlı kaşık salatası ve künefe, ana yemeklerin vazgeçilmez destekleyicileri… Yerli ve yabancı içkilerin de bulunduğu restoran, her gün 11:00 – 24:00 arası açık.
Hamdi Restoran Konumu için tıklayın.
9. KUTUCULAR
Hasırcılar Çarşısı‘nın Unkapanı yönüne uzanan devamı, her türlü ahşap ve hasır eşyanın satıldığı Kutucular Caddesi’yle birleşiyor.
Yılbaşı sepetleri, sandıklar, ekmek kutuları, yer sofraları, çerez tabakları, masalar, iskemleler, tabureler, sehpalar, rahleler, beşikler, ayna çerçeveleri, merdaneler, hasır örgüler, şaraplık, gazetelik, dikiş kutusu, bambu eşyalar, raflar, kül tablaları, boncuk perdeler, tahta kaşıklar ve sayısız ahşap dekorasyon malzemesinden oluşan zengin bir koleksiyona burada rastlayacaksınız. Çoğunluğu Uzakdoğu ile Anadolu köylerinden getirilen ağaç oyma işlerinin en güzel örneklerinin sergilendiği Galeri Beyza, sizi bekliyor.
Caddenin bir alt sokağındaki Sobacılar Çarşısı’nda; envai çeşit soba, mangal ve barbekü mevcut. Kutucular Caddesi, şekerci dükkânlarının renkli vitrinleriyle son buluyor. İstanbul’un ünlü pastane ve şekercilerine toptan üretim yapan dükkânların en eskisi, Demirtaş Sokağı, 96 numarada bulunan Altan Şekerleme.
1865 yılında kurulan dükkânın ahşap tezgâhına dizilmiş teneke kapaklı cam kavanozlar çiçekli, portakallı, susamlı, tarçınlı, bergamutlu ve kakaolu akide şekerleri ile dolu. smanlı döneminde çok çocuklu ailelerin tercih ettiği kırmızı şeritli dev halka şekeri; Mevlânâ, peynir, kayısı ve badem şekerleri ile lokum, helva, tahin diğer mamûllerden bazıları.
10. ŞARK HAN
Birkaç yıl öncesine kadar çöplükten farksız olan Rızapaşa Yokuşu üzerindeki Şark Han, yenilendi ve dev bir çarşıya dönüştürüldü. Günümüzde yüzden fazla dükkânın bulunduğu 6 katlı handa; Çin, Hindistan, Endonezya, Nepal ve Pakistan başta olmak üzere çeşitli Uzakdoğu ülkelerinden getirilen her türlü giyim ve dekorasyon eşyası satılıyor.
Gümüş işlemeli yatak örtüleri, rengârenk Hint elbiseleri, bluzlar, yelekler, şallar, şapkalar, çantalar, yastık kılıfları, kutular, masa örtüleri, tütsüler, vazolar, bakır süs eşyaları, totemler, Kızılderili maskları, Nepal köylerinden getirilen takılar, ahşap oyma dekorasyon malzemeleri, sedef kakma işleri ve daha neler neler…
Yılbaşı’nda sevdiklerinize sıra dışı hediyeler almak için farklı bir mekân arıyorsanız, Şark Han tam size göre. Üstelik İstiklal Caddesi’nde benzeri ürünler satan dükkânların, üçte biri fiyatına!..
11. VALİDE HANI
Bir an için kalabalık sokaklardan sıyrılıp soluk alabileceğiniz kuytu bir köşe, Valide Hanı. Çakmakçılar Yokuşu üzerinde yer alan han, Kösem Sultan’ın Üsküdar’da inşa ettirdiği külliyelere gelir kaynağı sağlaması amacıyla 1640 yılında, 4. Murat tarafından yaptırılmış.
Kemerli taş bir kapıdan sonra, tonozlu bir koridordan geçilerek ulaşılan geniş avlunun ortasında, han ile aynı adı taşıyan 17. yüzyıl tarihli küçük bir cami yükseliyor. Bir düzine kadar dükkânın bulunduğu handa, şapka ve çocuk giysileri ağırlıklı olmak üzere tekstil ürünleri satılıyor. Belki de, yıllardır hayallerinizi süsleyen şapka ya da atkıyı burada bulabilirsiniz, kim bilir?
12. POLONYA PAZARI
Mercan’a kadar çıkmışken Polonya Pazarı‘na uğramayı ihmal etmeyin. 90’lı yılların başında Doğu bloku ülkelerinden gelen malların sergilendiği üç – beş tezgâhlık mini bir alışveriş mekânıydı, Polonya Pazarı.
Rus kameraları, fotoğraf makineleri, votkalar, kalpaklar, hatıra paralar, pullar; hatta çöken rejimin arma, apolet, madalyon ve askeri malzemeler, kapış kapış satılırdı. Daha çok antika tüccarları, koleksiyoncular, meraklılar ve entelektüellerin ilgisini cezbeden pazarın günümüze sadece adı kalmış.
Mercan Otoparkının karşısına kurulan bugünkü pazarda, 350’nin üzerinde seyyar tezgâh kuruluyor. Ağırlık elektronik, nalburiye, inşaat ve sanayi ürünlerinde.
Tütün, yabancı çay, masa lambası, olta ve her türlü ıvır zıvır arasında gezinip ilginç mallar keşfederek eğlenceli zaman geçirebilirsiniz. Fiyatların büyük oranda keyfi olarak belirlendiği pazarda, almak istediğiniz bir ürünü tahmin edemeyeceğiniz kadar ucuza alabilir ya da bir iki gün sonra çöpe atacağınız bir şeye çok para verebilirsiniz. Bit pazarlarının büyüsü de biraz buradan geliyor galiba!
