Nikaragua

Orta Amerika’nın Çileli Ülkesi Nikaragua

Nikaragua'yı Sandinistalarından, ABD baskısına yıllarca direnmesinden, bu direnci konu alan filmlerden tanıyoruz. Orta Amerika'nın bu çileli ülkesini ilk kez bir grup Türk turist gezdi. İşte izlenimleri...

service

Nikaragua; Orta Amerika’da Pasifik Okyanusu ve Karayipler Denizi ile Honduras ve Kosta Rika arasında yer alan bir ülke. Yüzölçümü 130 bin metrekare, ama nüfusu 4 milyon. Bu nüfusun yüzde 70’i melez, yüzde 17’si beyaz, yüzde 9’u zenci, yüzde 4’ü yerli halklardan oluşuyor.

Nikaragua harita

Nikaragua yerlilerinin dilinde “tatlı- su denizi” olarak adlandırılan 8.300 kilometrekarelik Nikaragua Gölü; dünyada köpekbalığı, kılıçbalığı gibi okyanus canlılarını barındıran tek tatlısu gölü. Nikaragua’da altısı hâlâ aktif olan 58 yanardağ var. Ülke, doğal olarak etkin bir deprem bölgesi.

Nikaragua ismi nerden geliyor?

Nikaragua adının kökeni üzerine değişik söylenceler var. Ama en inandırıcı varsayım, bu adın bir Amerika yerli kabilesi şefi Nicarao’nun adından gelmiş olması. Muhtemelen Nicarao ile İspanyolca “su” anlamına gelen “agua” sözcükleri birleşmiş.

Nikaragua

Nikaragua, turizme ciddi olarak hazırlanıyor. Aztek, Maya ya da İnka kalıntılarına sahip olmadıklarının bilincinde olarak doğa turizmi gerçekleştirmek istiyorlar. Bu amaçla “doğayı koruma bölgeleri” ayırmışlar. Büyük kentler arasındaki yollar asfalt, şoförler dikkatli.

Yabancı yatırımcılar, içinde marketleri olan işlevsel büyük petrol istasyonları kurmuş. Ülkenin insanları sıcak mı sıcak! Her durumda size yardımcı olmaya çalışıyorlar. Özellikle bir nokta, dikkate değer: Bu kadar az turist gelen bir ülkede başta çocuklar olmak üzere herkesin turistlerin üstüne atlayacağını sanıyorsunuz. Ama durum hiç de öyle değil. Halk, turistlerle ilgilenmiyor bile…

Nikaragua’da ortası avlulu çok güzel tarihi evler var. Başınızı içeri uzatıyorsunuz, hemen buyur ediyorlar. Gençler arasında yabancı dil, özellikle İngilizce yayılıyor. Yabancılar için İngilizce bir günlük gazete çıkarıyorlar.

Bu sempatik ülkede eski, yeni her model ulaştırma aracı var. Ancak dikkat çekici olan ABD‘den gönderilen sarı renkli okul otobüsleri. Onları her yerde görüyorsunuz.

Kadın sorununda ise Sandinistler döneminde varılan ileri çizgiden oldukça geri düşülmüş. Sandinistlerden sonra 1990-1996 yılları arasında iktidara gelen ve liberal bir devlet başkanı olan Violetta Chamorro bir kadın olmasına rağmen kürtajı yasaklatmış, prezervatife karşı çıkmış; Nikaragualı kadınların anneliğini, evkadınlığını teşvik etmeye başlamış.

Flora ve fauna açısından epey zengin olan Nikaragua, sömürge döneminin güzel yapılarını depremlere rağmen koruyor. 1972 depreminde güzelliklerini yitiren başkent Managua’nın Eski Katedrali, çatısını yitirmesine rağmen hâlâ ayakta. Çağdaş bir Türk hamamını andıran Yeni Katedral, belki de yeniden inşa edilen Managua için yepyeni ve iyimser bir dönemin başlangıcı.

Managua’ya 30 kilometre uzaklıkta, ulusal park içinde Masaya Yanardağı yer alıyor. Otobüsle yanardağın Santiago adlı kraterinin dibine kadar gidebiliyor ve tepeden bir yanardağ kraterinden çıkmakta olan gazlara, çevredeki lavlara bakabiliyorsunuz.

Nikaragualıların “Büyük Sultan” diye adlandırdıkları Granada, belki de ülkenin en şık kenti. Merkez alanı etrafında sömürge döneminden kalma kimliğini sürdüren binalar; Aslanlı Ev, Katedral, Üç Dünya Evi ve diğerleri yer alıyor. Üç Dünya Evi, bir kültür merkezi. İsteyen oraya gidip seçtiği bir sanat kolunda etkinlik gösteriyor.

Biz gittiğimizde göz alıcı iç avlunun bir köşesinde, 8-10 yaşlarında bir kız tek başına bir sandalyenin üzerinde trombon çalıyor grup tiyatro yapıyor, bir grup resim çalışıyordu. Güzelim iç avlulu binalar ve sessiz kolonyel sokaklar ile süslü Granada’nın en ilginç binası San Fracisco Manastırı.

1857’de William Walker tarafından yıkılan çok avlulu manastırın arka bölümünde 800-1200 yılları arasına tarihlenen çok sayıda insan vücutlu jaguar, akrep, timsah kafalı büyük heykeller bulunuyor. Chorotegan yerlilerince yapılan bu heykeller, Kolomb öncesinin en önemli dinsel sanat eserleri.

Granada’dan çevreye yapılacak en güzel gezi, adaları ziyaret. Yakındaki Mombacho Yanardağı patlayınca, lavla Nikaragua Gölü’nde irili ufaklı 350 ada oluşturmuş.

Nikaragua Gölü’nde Ometepe adında iki yanardağlı bir büyük ada bulunuyor. Söylenceye bakılırsa “Concepcion Madera” adlı bu iki yanardağ, bir birlerine âşık olmuşlar ve bir daha ayrılmamak üzere birleşerek Ometepe Adası’nı oluşturmuşlar.

Nikaragua’nın ikinci büyük kenti olan ve Orta Amerika’daki en büyük katedrale sahip olan Leon, ülkenin “entelektüel başkenti”. Aslında, katedral Peru’nun başkenti Lima için tasarlanmış. Ancak onaylanmak üzere gönderildiği İspanya’da, planı yine onay için orada bekleyen Leon Katedrali planı ile karıştırılınca, büyük katedral Leon’a nasip olmuş.

Leon’un dış mahallesi olan Subtiave’de hâlâ yerli halk yaşıyor. Buradaki San Juan kilisesi 1710’da inşa edilmiş. Katedralin bir blok arkasında bulunan Yeniden Diriliş Kilisesi, Leon’un en güzel yapılarından biri. 18. yy’da inşa edilen kilisenin barok dış cephesi görülmeye değer.

Her zaman sıcak ve nemli Nikaragua, tropikal bitki örtüsü, değişik kuşları, yanardağları, gölleri, hepsinden önemlisi hamuru mükemmel insanları ile açık doğa ve tarih müzesi.

Gelelim yiyip içtiklerimize… Nikaragua’nın mutfağı çok zengin değil. En ilginç olanı, ekmek yerine değişik bir muz cinsini, kabak ya da patlıcan kızartma gibi yassı biçimde yağda kızartıp yedikleri. Sabah kahvaltısında pilav ana yiyeceklerden biri.

Genelde turistlere batılı yemekleri, salataları sunmak istiyorlar. Gerek deniz gerekse göl balıklarını çok güzel pişiriyorlar. Dünyaca ünlü içkileri ise rom. Amerikan yatırımları ile güvenilir, mikropsuz içme suyu sorununu büyük ölçüde çözmüşler.

Ülkede turizme bağlı olarak yeni oteller açılıyor. Managua’da bahçeler içinde kurulu, bungalovlu, 3-4 yıldızlı otellere ilaveten Intercontinental’in işlettiği beş yıldızlı bir otel de var.

NİKALAR’IN ÇİLELİ TARİHİ

İspanyollar 1522’de Nikaragua’yı işgal edince, daha önce Meksika’dan geldikleri sanılan yerli halk ücra köşelere çekilir. İspanyol sömürgeciliği, 1821’de sona erer ve ülke bağımsızlığına kavuşur. Ancak hemen ABD devreye girer. 1855 yılında William Walker adlı maceraperest bir Amerikalı, 58 adamıyla Granada’yı ele geçirir ve kendini “Başkan” ilan eder. Ancak ertesi yıl Nikaragua’dan kovulur. 1909 yılında ABD Nikaragua’yı işgal eder ve bu fiili işgal 1933’e kadar sürer.

Nikaragua Tarihi

Bu arada Augusto Cesar Sandino adlı bir kişi, ABD’ye karşı kır gerillası hareketi başlatır, 1933’te ABD’yi geri çekilmeye zorlar. ABD’nin çekilirken oluşturduğu Ulusal Muhafızlar’ın başı, Anastasio Somoza, bugün efsane haline gelen Sandino’yu öldürür ve yönetime el koyar.

Kurduğu diktatörlük tam 45 yıl sürer. 1961 yılında, Sandinista Ulusal Kurtuluş Cephesi (FSLN) kurulur ve Somoza’ya karşı mücadeleye girişilir. 1978’de son Somoza ABD’ye kaçar. 19 Temmuz 1979’da iktidara gelen Sandinistler, Latin Amerika için bir umuttur. Ancak ABD, Sandinistlere karşı “kontra”ları örgütler. Bütün dünya Sandinistlerin ABD destekli “kontra”larla olan inanılmaz mücadelesini izler.

Bu ortamda 1984’te yapılan seçimde Sandinistlerin önderi Daniel Ortega oyların yüzde 67’sini alır. ABD, ekonomik ve politik ambargosunu yoğunlaştırır. 1990 yılında Sandinistler seçimi kaybederler. Yerine seçilen 14 partinin desteklediği Bayan Chamorro başarılı olamaz. 1996 yılında yapılan seçimleri yine bir muhafazakâr, Arnoldo Aleman kazanır.

Tepki Ver | hayran2
0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
_a_rm_
Şaşırmış
2
hayran
Hayran
0
vir_sl_
Virüslü

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Gezitravels.com ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!