Anadoluhisarı gezilecek yerler ve Kandilli gezilecek yerleri bu yazımızda öğrenebilir, Anadoluhisarı’ndan Kandilli ‘ye uzanan güzergahta, eski İstanbul ruhunu yakalayıp, güzel bir gün geçirebilirsiniz.
İçindekiler
1. Tema-Vehbi Koç Doğa Parkı
Fatih Sultan Mehmet köprüsünün Kavacık çıkışının sağ tarafında ki karayolları istimlak sahası içinde geçmiş, İstanbul’un en güzel bahçelerinden biri yer alıyor. Koç Vakfı ve Tema Vakfı işbirliği ile yola çıkılan örnek peyzaj projesi üzerinde geçen onlarca yılın ardından sonuçlarını verdi. Envai çeşit yeşilin yüzlerce çeşit bitki çeşidinin bulunduğu bahçede sık cafeler ve yürüyüş parkurlarının yanı sıra parayla satın alınamayacak bir manzarayla karşılaşacaksınız. Bu güzellikten size de bir pay düşsün istiyorsanız bahçe de bulunan fidanlardan satın alabilirsiniz.
2. Anadolu Hisarı İskelesi
Boğazdaki iskelelerin en güzeli hangisidir deseler tartışmasız Anadolu Hisarı’nı aday gösterebilirim. Güneş karşı kıyıda Haliç yönünde batarken önümüzde uzanan boğaz küçük bir göle benzer. Ne karadenize ne marmaraya bir çıkış varmış gibi görünür.
Boğaz vapurlarının burada bulunan bu tarihi iskeleyi 1800’lerin ikinci yarasında inşa ederlerken manzaranın şiirselliğinden ziyade gemileri yanaşmaları sırasında akıntıdan koruma düşüncesini ön plana çıkarmış olsalar da ne kadar isabetli bir tercih yapmışlar, iskeleye uğramışken yolculuğa buradan devam edebilirsiniz.
3. Anadolu Hisarı
Anadolu hisarı, Göksu deresinin deltasında 1395 yılında Osmanlıların ileri bir karakolu olarak sultan I. Beyazıd tarafından yaptırılmış. Tarih kitaplarından hatırlarsınız. Bu görkemli yapı Bizans hakimiyetinde ki Rumeli hisarından Osmanlı’nın gücünü yansıtan bir aynadır aslında. Kaleye Fatih Sultan Mehmet dönemimde bir Hisarpeçe (Bir kale veya hisarı savunmak üzere anı yapının ilerisine yapılan mazgal delikleri ve siperleri sur ve kule) depo yerleşim amaçlı yapılarda eklenmiş.
1928 yılında Kandilli belediyesi ufak tefek onarımlar yaptırmış. 1991-1993 yılları arasında Kültür Bakanlığı tarafından daha büyük bir onarıma tabii tutulmuş. İçinde sergilenebilir eser bulunmadığından ziyarete açılmamış. Ancak Göksu’nun kıyısında ki narin duruşu ve özellikle de altındaki çay bahçeleriyle Boğaz’ın en güzel süslerinden biri olmaya devam ediyor.
Sultan I. Beyazıd tarafından 1395 yılında yaptırılan Anadoluhisarı, Boğaz’ın, Göksu kıyısındaki en güzel süslerinden biri.
4. Hisar Yalı
Anadoluhisarı’na sırtını vermiş eski bir yalının bahçesi, günbatımını zevkle izleyebileceğiniz ve yorgunluk atabileceğiniz bir mekana dönüştürülmüş. Hisar Yalı‘nın ağaçlı bahçesindeki ahşap koltuklarda oturup, sonbahar güneşi yüzünüze vururken kitap okumak ya da civarda dolaşan kedilerle oynamak derin bir huzur veriyor insana. Bir yanınızda Göksu akarken Boğaz ve Rumeli hisarı karşı sahnede yerini alıyor. Burası Boğaz’ın iki köprüsünü de rahatlıkla görebileceğiniz ender yerlerden.
5. Göksu
Eskiden Asya’nın tatlı sularından biri olarak anılan Göksu deresi, 18. Ve 19. Yüzyıllar boyunca, Kağıthane’deki mesire alanıyla rekabet içindeymiş. Şimdilerdeyse Göksu’dan kötü bir koku yükseliyor me yazık ki. Çevredeki işletme sahiplerinin söylediğine göre, Göksu ‘ya bakan tepelerde yapılmış lüks villaların bu duruma önemli bir katkıları varmış.
Göksu’yu bugün mesire alanı olarak kullanmak mümkün olmasa da, akarsuyu çevreleyen restoranlar ve kafeler, kısa süreli dinlenme ve beslenme molaları için uygun. Balık yiyebilir, 3. Nesil kahve içebilirsiniz. Eski İstanbul kartpostallarına meraklı olanlar bilir; derede ‘piyade’ denilen kayıklarla dolaşılır, dere boyunda da yürüyüşler yapılırmış. Bu gezintiler o kadar itibar ve ilgi görmüş ki Şirket-i Hayriye, ek vapur seferleri koyarak izdihamı engellemeye çalışmış.
Tabii bu sefa alemleri İstanbul, İstanbul iken yapılmış. Oysa bugün sadece ufak tefek balıkçı motorları ve kanoları görmeniz mümkün. Balıkçılar Göksu’yu korunak olarak kullanırken, Anadoluhisarı, Gençlik ve Spor Akademisi öğrencileri antrenmanları bu sakin fakat kirli sularda yapıyor.
6. Küçüksu Kasrı
Göksu’dan Kandilli ’ye doğru kıyıdan bir yolculuk yaptığınızda, karşınıza Küçüksu Kasrı çıkacak… 1856’da Abdülmecid tarafından inşa ettirilen Küçüksu Kasrı, daha önce aynı yerde bulunan ve 1. Mahmud döneminde Sadrazam Divitdar Mehmed Paşa tarafından padişah için inşa ettirilmiş olan ahşap kasrın yerine yapılmış.
Mimarı, Dolmabahçe Sarayı’nın da mimarı olan Nigoğos Balyan imiş. İki katlı mermer kaplamalı kasır, Batı mimari zevkini yansıtan güzel örneklerden biri. Süslemeleri Ihlamur Kasrını andırsa da, barok süslemeleriyle Ihlamur’dan ayrılıyor. 1970’li yıllara kadar özel günler ve kutlamalar için kullanılan kasır, 1983’te müzeye çevrilmiş. Yolunuz buralara düşerse mutlaka gezin, deriz.
7. Abud Efendi Yalısı
Boğaziçi’nin yalı bakımından en zengin bölgesi belki de Kandilli ile Küçüksu arasıdır. Abud Efendi Yalısı diye bilinen Altunizade Necip Bey yalısı da bu özel yalılardan biri. Fransız Baron de Van de Uvre, boğaza nazır yalıda 1900’lere kadar oturarak Boğaziçi’nden kam alan yabancılar arasına ismini yazdırmış.
1781’de Anadolu kalemi halife Hüseyin efendinin yaptırdığı yalıda ise 1890’larda Kont Ostrorog oturmuş. İstanbul’un ünlü Glavani ailesi, İngiliz hekim Mafort ‘un ailesi, İtalyan Casanova ailesi de bu manzaranın keyfini sürenlerden.
Bugün pek çok yalı restore edilerek yeni sahipleri tarafından değerlendiriliyor. Kıbrıslı yalısı, İsmail Paşa yalısı, Abud Efendi yalısı, Hadi Semi bey yalısı ve Edip efendi yalısını küçük bir vapur sefasında teker teker şansına sahip olabilirsiniz. Biraz iç çekerek…
8. Kandilli Sokakları
İstanbul’un taşrası sayabileceğiniz Kandillinin sıcak yüzünü keşfetmek için sokak aralarına mutlaka girmelisiniz. Denize açılan şaşırtıcı sokakları, birbirinden güzel ahşap evleri, fotoğraflamaya ve kasaba havası taşıyan bahçeleriyle dik yokuşları tırmanmaya hazırlanın. Komşuluk ve dostluk ilişkilerinde hala eskiyi taşıyan ender semtlerden olan Kandillide karşılaşacağınız meraklı bakışları küçücük bir selamla gülümsemeye çevirebilirsiniz.
9. Rıhtım Balıkçısı
Kandilli Sahil ve Rıhtım Balıkçısı, Kandilli – Göksu Caddesi üzerinde bir lezzet durağı. 30 Yıldır meraklısına balığın her çeşidini her biçimiyle sunuyor. Balıkçıya ‘hangi balık buranın kralı?’ diye sorduğunuzda alacağınız cevap istavrit olacaktır. Bu sizi şaşırtmasın çünkü balıkçıya göre, istavrit Boğaz’ın gerçek sahibi.
Kemal Yıldız ve Suna Türksezer tarafından işletilen Kandilli Balıkçısı’nda mevsimine göre her tür balığı yiyebilir, midye, kalamar, balık köftesi gibi iştah açıcılardan tadabilirsiniz. Kandilli Balıkçısı’nın özel sürprizi ise tepside yapılan helva. Sabah 09:00’da açılan restoran, 24:00’e kadar servise hazır.
